Yeni Türkiye ve yeni kanaat önderleri

10-mayis-2014-kizla-bulus%cc%a7mada-giyeceg%cc%86im-tis%cc%a7o%cc%88rt_771109Toplumlarda sıkça düşülen bir hata var: Birkaç kişi yan yana geldiğinde ortaya çıkan zekayı toplam IQ ile ölçmeye kalkıyoruz. Bir diğer kesim IQ’ları toplayıp kişi sayısına bölerek ortalama zeka yaşını çıkarmaya çalışıyor. Oysa yapılması gereken şey çok basittir: Birkaç kişi bir araya geldiğinde aralarındaki en düşük IQ’ya bakacaksınız. Toplumun zekası işte budur.

Bu yüzden toplumun mağaradan çıkıp uzay çağına gelebilmiş olması her zaman uzaylıların varlık ihtimalini cidden düşünmeme neden olmuştur. Ya uzaylılar bize önderlik etti ya da kanaat önderliği çok önemli bir olgu.

Olay Wikipedia’da şöyle özetleniyor: Kanaat Lideri kavramı, psikolojik bir kavram olup, fertlerin ve toplumların anlama ve kavrama farklılıklarından ötürü, bir gruba veya topluluğa sosyal mesajları veya sosyal olayları, onların anlayacağı ve kavrayacağı dilde anlatan liderdir. Kanaat lideri, kendi grubu gibi yaşar. Dolayısıyla grup üzerinde hayli etkindir. Onun yaptıkları grup tarafından çok çabuk benimsenir.

Şimdi bilimsel bakış açısına dönelim: 8 yaşında matematik dahisi çıkabilir. 12 yaşında bilgisyar dehası, 14 yaşında kimya, 16 yaşında astrofizik dehası da çıkabilir. Ancak 30 yaşında bile sosyoloji dehası göremezsiniz. Çünkü beşeri bilimler bir biriktirme alandır. Belli birikimleri yapıp onları yaşanmış hayatlarla harmanlayamazsanız kafadan toplumu yönlendirecek insanlar çıkaramazsınız.

O yüzden kanaat önderlerinin belli bir olgunluk ve yetişmişlik seviyesine gelmesi gerekir. Belli bir zamana kadar da öyleydi zaten: Politikacılar, gazeteciler, üniversite hocaları… Toplumu olduğu yerden başka bir yere götürmek, düştüğü hatalar konusunda uyarmak… Hep onların işiydi. Sonra sosyal medya çıktı.

Şu anda sosyal medyada attığı bir komikli karikatür sayesinde, tuttuğu bir takım veya ünlü birine yakınlığı ya da televizyona çıkmışlığı ve hatta aptalca bir videoda şobalak konuma düşmesi yüzünden çok takipçiye ulaşmış insanlar var. Bunların bazıları gerçekten donanımlı insanlar da olabilir. Ama yazdıklarını derinlemesine inceleyecek olursa içlerinden bir çoğu dün sümüğünü yer zekadan henüz kurtulmuş, küçük dağları yarattığını, büyüklerin ihalesinde son üçe kaldığını sanabileceğiniz tipler.

Bu insanların en büyük özelliği, arkalarına aldıkları şakşakçı kitleyle hareket etmeleri. Ne zaman birisi onun suratına aslında ne kadar aptal olduğunu vursa hemen arkadan adamlarını (köpeklerini) getirip üstünüze salar ve olayı (zaten beceremedikleri) entelektüel tartışma seviyesinde kavga dövüş ve gürültüye getirir.

Bu kuru kalabalığı genellikle söyleyecek sözü olmayan siyasal partiler ve bzı sosyal medya yeteneksizi kurumsal şirketler kullanıyor. Günümüzün yükselen trendi cahil insanlar dünyası içinde oldukça etkinler. Kendi açılarından bakıldığında oldukça başarılılar. Çünkü eğer bir şey anlatmak istiyorsanız iki olmazsa olmazınız var: Sizi dinleyecek bir kitle, szi anlayacak bir kitle. Bu ikisinin olmadığı durumda siz en büyük yeteneğinizi, aklınızın gücünü kaybediyorsunuz.

Bu noktada sanki adını farip sessiz harflerle ifade ettikleri kuşaktakiler hiç konuşmasın diyormuşum gibi bir anlam çıkaracak bazı geri insanlar olacaktır. Hayır. Aksine konuşsunlar ve kendilerini ifade etsinler. Eğer toplum tarafından kabul görürlerse kanaat önderi de olsunlar. Keşke de olsalar ve farklı bakış açısı verseler bize. Ama kusura bakmayın: Bizden olmayanların üstüne saldıralım, bizim dediğimizi söylemeyenlerin üstüne çullanalım, bizi eleştirene dalalım, okuduğumuzu anlamayalım… Bu insanları kanaat önderi olarak kabul etmeyecek, kabul edenlerle de kavgamı sürdüreceğim…