Nerede eskinin bilişim fuarları…

cebitEskiden bilişim fuarı vardı… İnsanlar aylar öncesinden takvimlerine bu fuarların vakitlerini işaretler iki ay kala çalışmaya başlar, ürün ve hizmetlerini bu fuarlara saklar, bir ay kala iletişim mekanizmalarını devreye sokar, bir hafta önce gazetelerde bu fuara yönelik bilişim ekleri çıkarırdı.

Bu fuarlara torbacılar denen halkın promosyon için geldiği söylenirdi. Ama yine de 100 binlerce insan buraya gelir, her gününde ayrı bir etkinlik olur, oraya gelen bir kişi içinde bulunulan teknolojinin fotoğrafı konusunda bili sahibi, geleceğine yönelik de fikir sahibi olurdu.

Türkiye’nin teknoloji konusundaki tüm şirketleri buradan en iyi ve geniş standları almak için birbiriyle yarışırdı. Fuarın sponsorluğu için birbirini yerdi kurumlar. Orada konuşma yapmak bir prestijdi. Başbakan fuarın açılışına gelmediği için kınanır, ertesi gün koşa koşa gelmek zorunda kalırdı. Şirketlerin üst düzey yöneticileri günlerce fuarda kalmak zorunda kalırdı.

Gazeteciler için de durum farklı değildi: Şehirden uzakta da olsa oraya servisler kaldırılır, herkes birbirinin arabasına binebilmek için birbirini yerdi. Oaradan en atlatma haberi çıkarabilmek büyük bir prestij unsuruydu gazeteciler için.

Şirketlerin çalışanları için ise fuar mutlak gidilmesi gereken bir yerdi. Değiş tokuş yapılan kartvizitler hemen izleyen aylarda mutlaka bir işe dönüşürdü.

Uluslararası bir kimliğe bürünmüştü tüm yapılanlar…

Şimdi bu anlattıklarımızın çoğu yok. Bakanlar geliyor kendi partilerinin standları ve belediye uygulamalarının önünde poz verip gidiyor.

Gazetecilerin kaçta kaçı fuara gidiyor diye sormaya korkuyorum. Bunları mahallenin delisi olarak söylerken gelecek tepkilerden çekinmiyor değilim. Ama gazetecilere fuar var dediğim zaman “aa başladı mı o fuar” sözünü duyduğum zaman içim burkuluyor. Yurt dışından gelen yabancı şirketlerin iş ortağı ya da muhattap bulabilmek için bana oyun fuarının zamanını sorması beni son derece üzüyor.

Nerede eski fuarlar demekten alamıyorum kendimi…