Digiturk’ün ilk haberinin tarihçesi

digiturk ilk haberYanlış mı hatırlıyorum diye düşündüm. Milliyet web sitesine gittim. Bana en eski Digiturk haberini getir dedim. Ve doğru hatırladığım ortaya çıktı: Milliyet gazetesinde, basılı gazetede, bu haberi ilk yapan benmişim.

Haberi çok iyi hatırlıyorum. 10 Aralık 1999 günü yayımlandı bu haber. İki gün önce bu basın toplantısının duyurusu gelmiş gazeteye. Milliyet gazetesi o zamanlar Aydın Doğan’a aitti ve bu bir Doğan Holding basın toplantısıydı. Yani gidilecekti. Benim gitmem kararlaştırılmış. Çünkü bu içinde teknoloji olan bir basın toplantısıydı.

Konuyu bir kenara bırakın, zor bir basın toplantısıydı bu. Çünkü bir yandan Aydın Doğan’ın damadı Mehmet Ali Yalçındağ diğer tarafta ise; Dinç Bilgin, Erol Aksoy ve Aydın Doğan arasında ping pong topuna dönen Show TV’nin yeni sahibi Mehmet Emin Karamehmet vardı. Aydın Doğan o aralar herkesle kavgalıydı ve cidden çok büyüktü. Karamehmet o zamanların yükselen yıldızıydı. Herkes onun GSM trenini nasıl yakaladığını, diğerlerinin nasıl kaçırdığını konuşuyordu.

Bu iki holdingin arasında çok da bariz olmayan bir husumet vardı. Ama o zaman ikisinin de düşmanı Uzan Holding’di ve Uzanlar birinin GSM dünyasından diğerinin basından öylesine büyük düşmanıydı ki aralarından su sızmayan dostlar gibi görünüyorlardı.

Yine de toplantı boyunca fotoğraf çeken fotoğrafçı kardeşim onların tek bir sempatik pozunu bulamadı. Bunu üstteki kupürden de görebilirsiniz. Öyle ki diğer pozlarla karşılaştırınca bu asabi suratlar minik kızının ilk bale gösterisini izlemeye gelmiş anne baba şefkati barındırıyor gibi duruyor. Gayet iyi hatırlıyorum çünkü resim seçiminde fırça yedim sanki adamları güldürmekle mükellefmişim gibi…

Toplantı oldukça teknik, üstelik bir de yabancı dildeydi. Çünkü Philips dünya başkanı bu inanılmaz pazarın teknik altyapısını kurmak için Türkiye’ye gelmişti. Öylesine ovuşturuyordu ki ellerini, bir ra kıvılcımlar çıkmaya başladı.

Toplantıda CD kalitesinde ses, set top box, uydudan yayın, izledikçe öde gibi kavramların bombardımanına tutulduk. Kimse diğeri için bir şey söylemedi. O zamanki öngörümüz “Karamehmet’in iş yapma yeteneğiyle Doğan’ın medya gücü birleşirse bu adamların önünde durulmaz” idi.

Ben maç yayınları filan diyecek oldum… Susturdular beni. Bildiğiniz susturdular. Çünkü o yıllarda maç yayınları Uzan’ın sökerek aldığı haliyle Teleon isimli kanaldaydı. Piyasada doğru dürüst kutusu yoktu, adam gibi yayını yoktu. Ama haklar onlardaydı işte. Kimse o anda spor yayınlarından bahsedilmesini istemiyordu. Çünkü Fenerbahçe’yi ayartmak için ciddi uğraşlar verilmiş, sonunda bir maç yayını havuzu oluşturulmuştu. Elbette bunun sürükleyicisi futbol olacaktı. Ama o anda orada hele hele Doğan holding bünyesinde çalışan bir gazeteci sormayacaktı bunu.

Sonra ne oldu peki? Haber yayınlandı. 70 milyon dolar yatırım öngörüldü ki bu yatırım 2004 yılına kadar 500 milyon doları bulacaktı. Para Avrupa Eximbanklarından gelecekti. 2003 yılı için 4 milyon satış hedefi kondu. Ama bu sistem hayatında hiç o kadar satmadı.

Peki Aydın Doğan ne oldu derseniz… 2000 yılında GSM 1.800 ihalesi şartnamesi açıklandı. Şartnameye göre bu ihaleye girecek olan şirketler mevcut GSM şirketyerinden hiçbiriyle ortak olamıyordu ve Karamehmet’in Turkcell’i vardı. Aydın Doğan alt dudağını bükerek belki de hayatının en büyük hatasını yaptı ve bu ortaklığı sona erdirip İş Bankası karşısında asla kazanamayacağı ama o zamanlar bunu bilmediği bir GSM yarışına girdi.

İşin daha acayip tarafı 2003 yılına kadar maç haklarına sahip Uzanlar tepetaklak oldu ve bir anda Digiturk maç yayınlarının üstüne oturdu. İnanılmaz büyüdü ve üstesinden gelinemeyecek bir dev oldu. Kimse onun yerine geçmek için yola bile çıkamadı. Aydın Doğan elinden kaçan balığa çok içerledi. 2009 yılına kadar Hürriyet gazetesinde çok mecbur kalınmadığında Turkcell haberi çıkmadı. Turkcell çok mecbur kalsa da Hürriyet’e reklam vermedi.

Çok mu açık yazdım bilmiyorum… Ama Digiturk Katar’a gelin gitti deyince o basın toplantısından bahsetmezsek olmazdı…