BTK’nın cevaplayamadığı sorular

BTK’nın getirdiği yasaklar için ilk yazı yazanlardan biriyim. Konuyu gündeme getirdikten sonra BTK neden bana soru sormadan bunları yazıyorsun minvalinde şöyler söyledi. İstanbul’da yaşayan bir gazeteci eğer başkanların cep telefonunu kaydetmemişse BTK’ya ulaşamaz dedim. Olur mu dediler. Aslında doğru söylüyorlardı neden olmasın diyerek onlara soru ve cevaplar hazırladım.

Sorularımı gönderdim. Bana neden cevap vermesinler ki verecekleri mantıklı cevaplar onların sarsılan imajlarını kamu nezdinde tazeler, “zaten bu söyledikleri de politik onun için söylüyorlar” gibi artık saçmalamaya varan demeçler vermekten kurtarırdı onları.

Sorularımı TİB başkanına gönderdim. Onadna hemen hızlıca bir elektronik mektup geldi bunları basın sorumlumuza da gönderseydin diye. Ama kendisi mailin CC’sine eklemişti zaten tekrar göndermeme gerek yoktu.

Artık bana öyle ya da böyle bir cevap gelecekt her şey yolunda yapılmıştı. Dİğer gazeteci arkadaşlara söyleyebilecek bir şeyim olduğunu düşündüm. Ama?.. Ama o gün BTK başkanı  5 gazeteci seçti ve onlarla birlikte yemek yedi. Çıkan yazıların içinde benim sorularım yoktu allahtan… Gazeteci olarak bana yapılan büyük haksızlıktı ama yırtmıştım. Sonra aradan birkaç gün daha geçti. Yine bir basın toplantısı ve yine ben çağrılmadım. Üstelik bu seferki İstanbul’da. Yine benim sorularım sorulmadı. Bir gazeteci olarak yine yırttım. Sonra başkan televizyona çıktı, sonra gazetelere çıktı. Benim sorularım hala yoktu.

BTK’nın basın sorumlusunun elinde benim sorularım var, TİB başkanının elinde benim sorularım var. Ama ben ne çağrılıyorum, ne cevaplanıyorum. Belki de cevaplayamayacakları sorular sorduğum için. Oysa cevaplarını biliyorum. Sadece bu soruların bir mantığı var. cevap verdikleri zaman başı ve sonu olan bir hikaye çıkacak ortaya. “Adam doğru söylüyormuş beyler” tadında yazan gazeteci arkadaşlarımızın söylediklerinden biraz dahna derinliği olan bir yazı olacak.

Ben sorularımı kamuyla da paylaşayım bu sorular başkanın gelmesini beklerken… Belki başkanın cebine sahip olan gazeteci arkadaşlardan birisi bu soruları sorar da ortada farklı bir gazetecilik olur.

Ama her neresinden bakarsanız bakın, BTK’nın yaptığı kabul edilemez. BTK adam seçmektedir, kendi işine gelen gazetecilere cevap vermektedir, bir devlet kurumunun yapmaması gerektiği kadar adam kayırmaktadır.

Bir başkanın yurt dışında olması, o kadar adamın yaptığı işi anlatamaması anlamına geliyorsa, o kurumun yaptığı her şeyin sorgulanması gerekir.

İşte bir türlü cevaplanamayan basit sorularım…

1. 5651 nolu kanunun BTK ve TİB gibi ilgili kuruluşların mahkeme kararı olmadan site kapatma yetkisi olmadığı söyleniyor. Bu doğru mudur?
2. 5651 nolu kanunun 5. maddesinde “Yer sağ­la­yı­cı, yer sağ­la­dı­ğı içe­ri­ği kon­trol et­mek ve­ya hu­ku­ka ay­kı­rı bir fa­ali­ye­tin söz ko­nu­su olup ol­ma­dı­ğı­nı araş­tır­mak­la yü­küm­lü de­ğil­dir” ibaresi yer almaktadır. Bu anlamda servis sağlayıcılara gönderilen alan adı içinde geçen kelimeler niçin gönderilektedir?
3. 22 Ağustos tarihinde başlayacak olan filtrelemede kara ve ak listeye girmesi muhtemel internet siteleri neye göre ve kim tarafından belirlenmektedir?
4. Kara listeye yanlışlıkla girdiğini düşünen bir kişi bu listelerden çıkmak için kime nasıl başvurmalıdır?
5. Ekşi Sözlük sitesi için servis sağlayıcısına içinde şu ibare olan mail gönderilmiştir: “Aşağıdaki alan adlarına yer sağlayıcılık hizmeti verdiğiniz tespit edilmiştir. Bu kapsamda derhal bunlara yer sağlayıcılık hizmetine son vermeniz gerekmektedir. Aksi takdirde herhangi bir bildirimde bulunulmaksızın yasal işlemlere başvurulacaktır.” Oysa başkanımız dün yapılan basın toplantısında “Şikayetleri incelemeleri için yer sağlayıcılara mail gönderiyoruz. 21 Nisan’da Ekşisözlük’e de mail gönderdik. 10 civarında sitede ile Ekşisözlük’te ilgili içeriklerde sorun olmadığını kısa bir sürede, 2 saat içerisinde belirleyip tekrar mail attık ve ’listede şunları yok sayabilirsiniz’ dedik” demiştir. Bu aradaki çelişkiyi nasıl okumalıyız?
6. Filtreleme mekanizması oturduktan sonra müstehcenlik içeren sitelerin filtre kullanmak istemeyenlere, dolayısıyla çocuk yaştakilerin bulunmadığı kesin olan evlerdeki kullanıcılara açılması söz konusu olacak mı?
7. Müstehcenlik muğlak bir kavram olduğuna göre müstehcen olduğu düşünülen siteler hangi kriterlere göre seçilmektedir? (cinsel organların görünmesi, cinsel birleşmenin görünmesi veya kelime tabanlı aramalar gibi…)