“Bizi korumaktan korkmayın” diyen adam

Vestel CEO Turan ErdoğanVestel İcra Kurulu Başkanı Turan Erdoğan Dünya gazetesine konuşmuş. Çok ilgimi çeken başlıklar vermiş. Söylediklerinin satır başlarını ve onlara yorumlarımı elbette TKNLJ formatında sizlerle paylaşıyorum:

  • Turhan Erdoğan Venüs 3’ü röportaj öncesi cebinden çıkarıp röportaja gelen gazeteciye göstermiş. Geçen sene de Almanya’da lansman yapmışlardı. Önceliklendirme konusunda kesinlikle bir sorunları var.
  • “Korumacılık kötü bir şey değil, korkmamak lazım. Dünyanın bütün gelişmiş ülkeleri kendi şirketlerini koruyor. Stratejik ihalelerde öncelik sağlıyor, Kore’den ABD’ye pek çok ülke, ülke menfaati görüyorsa korumacılık yöntemleri uyguluyor. Devlet Türkiye’de teknoloji üretimini desteklemeli. Yerli cep telefonuna destek verilmeli. Bunun yöntemi nasıl olur bilmiyoruz ama bir şekilde yapılmalı bu. (Burada Erdoğan diyor ki valla bizi nasıl koruyacağınızı bilmiyorum ama bir şekilde koruyun. Bak Amerikalılar da Koreliler de kendi şirketlerini nasıl koruyor)
  • Bakın Ar-Ge destekleri nasıl etkili oldu, Türkiye orjinli olmasına da gerek yok, bu toprakların teknoloji üretiminde cazibe merkezi haline getirilmesi gerek. (Bu pek yanlış bir çıkarım. Bu topralarda Ar-Ge yapılsın da hangi ülke yaparsa yapsın yaklaşımı çok saçma. Çünkü adamlar gelip bizim mühendislerin beyinlerini ucuza sömürüp gidiyorlar. Burada yapılan Ar-Ge çalışmasının patenti burada olmayınca neye yarar ki?)
  • Sanayi Bakanlığı ile Venüs’ün yerli sayılması gerektiği üzerine görüştüklerini, yetkililerin Vestel City’i gezdiğini ve görüşlerin olumlu olduğunu anlatmış. (Ne güzel. Bakanlığın neyin yerli neyin yabancı olduğuna fabrika gezerek karar verebiliyor olması harika…)
  • Çipi 2 dev üreticiden birinden almak zorundasınız. Mühim olan, o çipi alıp onun etrafındaki anakartı üretip onun tasarım ve üretimini yapabilmek. (Değil. Böyle söyleyince Vestel sadece çipi alıyormuş gibi bir hava uyandırmaya çalışıyor. Vestel burada hangi ekranı üretiyor hangi devreyi basıyor işletim sisteminin ne kadarını kendi yazıyor… Böyle sayınca çok acayip oluyor değil mi?)
  • Venüs özgün bir cihaz. Burada artık yerlilik oranına bakılmaz diyoruz. Ona bakarsanız domatesin de tohumu, gübresi yabancı… Yeni dünyada artık iş yaratabiliyor musun buna bakılıyor… (Çok güzel verilmiş domates örneğinden başlayalım: Domates’in tohumunun kilosu 20 liraya geliyor. Ama bu tohumdan 200 liralık domates alıyorsunuz. Oysa cep telefonunda 250 dolarlık işlemci alıp telefonu 350 dolara satıyorsunuz. Aynı şey miymiş?)
  • Şimdiye kadar 200 bin Venüs satılmış. Henüz cep telefonu üretiminden kar edemediklerini söyleyen Erdoğan, “Başabaş olsak razıyız. Ancak bu üretimi yapmazsanız bugünün dünyasında yok olursunuz. Şu anda bir kapasite sorunumuz yok, cep telefonunu üretmek kolay, satmak zor” diyor. (Çin’de üretip buraya getirip satan kazanıyor da niye burada üretip satan kazanamıyor? Ben buna inanmıyorum. Sanki en başta söylediği teşviği anlamlandırmak için dile getirilmiş bir söz bu)
  • 2 ila 3 yıl sonra 3 milyon adetlik satışa ve ilave 3 bin istihdama ulaşmayı hedefliyoruz. (Harika. Peki bunun gübresini de yapacak mısınız yoksa yine aynı modelle mi devam edeceksiniz?) (Bir de şunu anlamıyorum bin kişi 1 milyon telefon üretiyorsa 3 bin kişi 3 milyon telefon üretecekse hacimli üretim yapmanın mantığı ne? Ben sanayide hacim yükseldikçe gider ve istihdam düşer diye biliyordum değilmiş demek ki)
  • Avrupalı eskiden bizden bir fındık, bir de incir alırdı. Bugün Vestel Avrupa’ya 8.5 milyon TV satıyor. (Katma değerlerine bakmak lazım. Fındıktan ne kazanıyoruz ne kadarını biz üretiyoruz televizyonlardaki durumumuz ne diye… Bugün Türkiye dünyanın en önemli fındık üreticisi. Ama dünyanın en önemli teknoloji üreticisi değil. Demek ki fındık çiftçisi çok daha akıllı şeyler yapmış)

 

Ben Türkiye’den bir teknoloji firması çıkmasına karşı değilim. Aksine bu beni kimsenin inanamayacağı kadar mutlu eder ve onları sırtımda taşımak isterim. Ama Zorlu grubu gibi yapıların ülke yönetimine yakın gelip teşvikler istemesi, diğer telefonların pahalanması için bizim sırtımıza ekstra vergi yükü koyması bir de üstüne ağlaması beni son derece rahatsız ediyor. Mümkün olan tüm sevgi kırıntılarını alıp götürüyor benden.