Baz istasyonlarına bilimsel bakış açısı geliyor

bazistasyonuBaz istasyonları konusu doğal olarak bizim kırmızı çizgilerimizin başında geliyor. Bir takım insanların insanımızı baz istasyonu seni kanser yapar diye korkuttuğu şu günlerde ciddi biçimde iş çirkinleşiyor. Bu ülkede baz istasylonları yakıldı, bu ülkede baz istasyonu dikmeye çalışanlar dövüldü, darp edildi. Bu ülkede baz istasyonlarına reklam ve ağaç süsü verildi ve yine bu ülkede ağaç süsü verilen baz istasyonları sulanarak paslandırıldı.

Neden baz istasyonlarını bu kadar savunuyorum? Çünkü baz istasyonu olmazsa ne telefon konuşmamız kalır ne mobil internetimiz ne de iş modellerimiz. Eğer baz istasyonlarının insanlığa vermesi muhtemel zararlar hakkında bir tane akil rapor görmüş olsaydık inanın bunu herkesten önce biz yayardık ve birçok kuruma ve şirkete rağmen yapardık bunu. Ama ortada dönen söylentiden başka birşey yok elde.

Geçtiğimiz yıllarda bu alanda inanılmaz bir garabet yaşandı: Yargıtay 13. dairesinin aldığı bir karara göre insanlar baz istasyonu konusunda kendi psikolojilerini bozan karanlık düşüncelere kapılınca baz istasyonlarının kaldırılmasını isteyebilmeye başladı. Bir diğer deyişle, “benim canımı sıkıyor bu baz istasyonu” cümlesini kurabilen herkes, çevresndeki insanların konuşma özgürlüğüne sekte vurabiliyordu.

BTK başkanı ile yaptığımız konuşmanın en önemli bölümlerinden biri bu konuda atılan yeni adımlar oldu. Yargıtay 14. dairesi bu saçmalığın ortadan kalkması için çok önemli kararlar aldı. Buna göre:

• Ulaşılan son teknolojik gelişmelere göre, telefonla haberleşme ve iletişimin sağlıklı ve verimli olarak gerçekleştirilebilmesi için baz istasyonlarının bal peteği benzeri hücresel bir yapıda ve her bir peteğin içinde en az bir baz istasyonu bulunacak şekilde kurulması zorunludur.
• Her bir istasyon, kapasitesi itibariyle belirli sayıda abonen haberleşmesini sağlayabileceğinden nüfusun yoğun olduğu yerleşim merkezlerinde daha çok sayıda baz istasyonu kurulması gerekmektedir.
• Baz istasyonlarının şehir dışına çıkartılmaları halinde hücresel yapı bozulacağından gerek baz istasyonlarından abonelere gerekse abonelerden baz istasyonlarına karşılıklı olarak gereğinden çok yüksek elektromanyetik dalga gönderilmek zorunda kalınacak, toplum sağlığı olumsuz yönde etkilenecektir.
• Adli yargıda görülecek davalarda ise davanın kabul edilebilmesi için öncelikle baz istasyonunun yönetmelikte belirlenen değerlere uygun bulunmadığı ve sağlığa zarar verdiğine ilişkin iddiaların kanıtlanması gerekmektedir. Bunun için de öncelikle ölçümleri yapacak bilirkişilerin nasıl seçilmesi gerektiği hususunun açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.
• Baz istasyonlarının uzun vadede sağlığa zarar vereceği/verebileceği, baz istasyonlarından psikolojik olarak etkilenildiği/etkilenileceği şeklindeki kanıtlanması mümkün olmayan soyut iddialarla açılan davaların dinlenmesi mümkün değildir.
• Adli yargıda görülecek davalarda ise davanın kabul edilebilmesi için öncelikle baz istasyonunun yönetmelikte belirlenen değerlere uygun bulunmadığı ve sağlığa zarar verdiğine ilişkin iddiaların kanıtlanması gerekmektedir. Bunun için de öncelikle ölçümleri yapacak bilirkişilerin nasıl seçilmesi gerektiği hususunun açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.
• Baz istasyonlarının uzun vadede sağlığa zarar vereceği/verebileceği, baz istasyonlarından psikolojik olarak etkilenildiği/etkilenileceği şeklindeki kanıtlanması mümkün olmayan soyut iddialarla açılan davaların dinlenmesi mümkün değildir.

Bu kararlar kapsamında gerçekten pozitif bilime göz kırpan hukukumuz oldu.

Tayfun Acarer bu konuda şöyle konuştu:

Türkiye, bilgi toplumu yolunda hızla ilerliyor. Nüfusu 76 milyon olan Türkiye’de 63 milyon mobil, 21 milyon geniş bant abonesi bulunuyor. Sabit ve mobil altyapıyı geliştiremezsek bu konuda övünçle bahsettiğimiz üstünlüğümüzü 2 senede kaybederiz. Altyapıyı yeni nesil sistemlere göre geliştirmemiz gerekiyor.

Altyapı olmadan bilişim olmaz. Altyapıyı geliştirmemiz gerekir. Mobil baz istasyonu gerekiyorsa bunu artırmamız, mutlaka fiber çekmemiz lazım. Aksi takdirde bu ülkenin bilişim sektörüne dinamit koyuyoruz demektir.

Bilimsel veriler ışığında alınan karar son derece doğrudur. Sadece Türkiye’de değil, tüm dünyada aynı teknoloji kullanılıyor. Bu teknolojiye göre mobil iletişimin gerçekleşebilmesi için baz istasyonlarının daha sık aralıklarla kurulması gerekiyor.

Mobil iletişim arı peteğinin yapısına benzeyen hücre sistemi ile çalışmaktadır. Buna göre her hücre sisteminin içerisinde baz istasyonu olur. Şehir merkezlerinde ve kalabalık yerlerde kapasite ihtiyacından dolayı daha fazla mobil iletişim ihtiyacı bulunmaktadır. Baz istasyonları bu nedenle daha fazla kurulur. Ancak şu unutulmamalıdır ki, baz istasyonları arttıkça konuşturma kapasitesi artar, gücü düşer.

Dünya Sağlık Örgütü, insan vücudu sıcaklığını 1 C (Derece) arttıran değerin 2.000 Volt/Metre olarak belirlemiştir. Uluslararası İyonize Olmayan Koordinasyon Kurulu (ICNIRP) ise baz istasyonları için belirlenen standardı 40 Volt/Metre olarak tespit etmiştir. BTK tarafından yapılan düzenlemeler ile biz bu limit değeri 10 Volt/Metre olarak aldık. Yapılan denetlemelere göre 10 Volt/Metreyi aşan istasyona rastlanmamıştır.

Türkiye’de 83 bin 817 mobil baz istasyonu bulunmaktadır. İstanbul’da yaklaşık 22 bin mobil istasyon bulunmaktadır.