“Baba Bıladi Meri gerçek mi?”

Bu sözü günün birinde hepiniz duyabilirsiniz. Eğer bir çocuğunuz varsa ve şu anda 10 ve altı yaşlardaysa muhtemelen de duyacaksınız. Çünkü çocuklarımıza daha iyi bir dünya getirmesi için var gücümüzle iyileştirmeye çalıştığımız internete giriyor onlar. Bizim onlara verdiğimiz telkinler sonucunda internete inanıyor onlar. Belki devlet büyüklerimizin inandığından da fazla inanıyorlar. Ama bu inanç yüksekliği onlara ciddi zararlar da verebiliyor.

Benim oğlum gece ışıkların açık kalıp kalamayacağını sordu. Elbette kalabilir ama neden kalsın ki? Çünkü kapıdan bir şey girebilir dedi. Tam o yaşlardaydı. Sadece konuşmak gerekiyordu. Neden diye sordum, bıladi meri dedi. O nedir dedim, yüzü kanlı bir kadınmış dedi.

Hikaye şöyle oluşmuş: Okulda arkadaşlarının biri gelip sen bıladi meri nedir biliyor musun diye sormuş. Bilmeyenlere nasıl yazıldığını göstermiş. Sonra okuldaki bilgisayar dersinde bilgisayara girmişler. Tabii ki onların yaş seviyesinin çok üstünde sertlik ve korkunçluktaki resimler onun hayal dünyasını oldukça sarsmış. Çocuk bu bu resimlerden korkmuş da ne yapmış? Tabii ki eve gelince kendi bilgisayarından da bunları araştırmaya başlamış, daha derinlere doğru. Gece ışıkların yanık kalmasını gerektirecek kadar derinlere dalmış.

Hikaye buraya kadar herkesin başından geçen / geçebilecek bir internet öyküsü gibi duruyor. Ama sonra bir başka arkadaşımla konuşurken söylediği şeyler beni şaşkınlıktan yere düşürdü. Onun da çocukları Bıladi Meri söylentisini duymuş ve korkudan gece ışıkları yanık bırakıp yatmaya başlamışlardı.

Şimdi gelelim çıkarımlara:

1. Çocuklar elektronik posta, sosyal medya kullanmasa bile (bu hikayedeki çocuklar kesinlikle kullanmıyorlar) farklı okul hatta kıtalardaki arkadaşlarıyla aynı anda aynı şeyleri kovalayabiliyorlar.

2. Çocuklara ne kadar yasak koyarsanız koyun, ne kadar filtreleme programı yazılımı kullanırsanız kullanın kendine zarar verebilecek şeyler bulacaktır. Bulduğu şeylerin bizim tahayyül edebileceğimizin ötesinde olduğunu unutmayın. Bloody Mary buna iyi bir örnek. Zararın illa seks olması gerekmiyor.

3. Bloody Mary dediğimiz şey bir şehir efsanesi. Eğer birileri aynaya bakarak üç kez bloody mary derse hayalet gelip sizi öldürüyormuş. Batı kültürünün en klişe korku hikayelerinden biri bu. Ama belli ki çocuklarımız batıdan sadece eğitim, ilim ve irfan almıyorlar.

Şimdi yapmamız gerekenlerin üstünden geçelim:

1. Çocuğunuzla mutlaka yakın olun. Ondaki değişiklikleri takip edin. Işığı yakarak uyumasını atlayacak anne babalar olmayın.

2. Çocuğunuzla arkadaş olun. Size anlatmasını sağlayın. Sizinle paylaşması için onu motive edin. Örneğin onunla çizgi film seyredip çizgi film üstüne sohbet açmak mükemmel bir arkadaşlık için ön adım olabilir

3. Hiçbir yazılım ve filtreleme programına güvenmeyin. Bu programlar insan yapımıdır. Geçilebilir, üstesinden gelinebilir. Belli zamanın şartları için yapılmıştır değişen şartlara adapte olamayabilirler.

4. Çocuğunuzun yaşadıklarını profesyonellerle paylaşın. En yakın profesyonel okulunun rehberlik öğretmeni olabilir.

5. Çocuğunuzu zorlamayın, ikna edin. Travma yaratabilecek konularla bağırarak başa çıkamazsınız.

6. Empati kurmanızda fayda var. Kendi çocukluğunuzu hatırlayın. Dışarıdan gelen seslere karşı nasıl yorganın altına saklandığınızı, odanızın kapısının arkasına içeri girmesini istemediğiniz hayaletlere karşı koyduğunuz çantaları…

7. Çocuğunuzla beraber internete girin. En güzeli bu. Onunla internete girmeyi onunla birlikte internette oyunlar oynamayı gelenekselleştirin. Bu yüzden de bilgisayarında ne yapıyorsun aç bakayım dediğiniz zaman bu, otorite simgesi bir ebeveynden çok paylaşmak isteyen bir arkadaş sınıfına sokacaktır sizi.

8. Bırakın odasında değil sizin yanınızda girsin internete. Çok meraklı süsü vermeyin kendinize.