MVNO: Turkcell’in Avea’nın ve geleceğin yeni iş modeli

MVNO kelimesinin açılımı Mobil Virtual Network Operator. Türkçesi Mobil Sanal Operatör. Kelime anlamıyla mevcut yerleşik mobil operatörlerin kendi dakikalarını farklı şirketlere değişik iş modelleriyle satması anlamına geliyor.

Tanım olarak çok kolay gibi görünüyor ama o kadar da basit değil: Diyelim ki X firması sanal operatör olmaya karar verdi. Oranın GSM firmasıyla anlaştı. Satış yapıp cebine para koyabilmesi için ciddi farklar sağlaması lazım. Kullanıcılarına verdiği hizmetler ne kadar güzel olursa olsun fiyatta en azından hizmet aldığı kurumla aynı hizada olması lazım. Bunun için de GSM firmasıyla iyi bir anlaşma sağlaması, toplu dakika alması ve bunu da kendi iç giderlerini halletmek ve kara geçmek için hesaplı bir şekilde yapması gerekiyor.

GSM firmasının bunu kabul ettiğini düşünelim. Sonuçta oturduğu yerden toplu olarak bir sürü dakika satacak. Ama dikkat edilmesi gereken bir nokta var. Çünkü müşteriler, küçük sanal mobil operatörün müşterisi olduğu anda esas satıcı büyük firmanın müşterisi olma statüsünü kaybediyor. Bu anlakmda çok düşük fiyat verirse, elindeki müşterileri, kendi ortağı olan şirkete kaptırma gibi saçma sapan bir düzensizliğin içinde bulabilir kendini. Bu yüzden de sanal mobil operatörlük, büyük bir GSM firmasının vereceği en dikkatli ve incelikli kararlardan biri olmalı.

Dünyada birkaç farklı sanal mobil operatörlük var. Gelin bunlara göz atalım:

İş dünyası sanal mobil operatörü… Adından da anlaşılacağı gibi iş dünyasına özel bir hizmet verilmesini kapsıyor. İndirimli sanal mobil operatör, yine adından anlaşılacağı üzere fiyat avvantajıyla ön plana çıkıyor. Hayat tarzı sanal mobil operatörü ki bunu bir şekilde Avea’nın takımlarla gerçekleştirdiği Kartalcell, Fenercell gibi hizmetlere benzetebiliriz. Reklam amaçlı sanal mobil operatörlerde mühim olan para kazanmak değil, bir havayolu şirketi ya da bisküvi markası gibi şeylerin tanıtımını gerçekleştirebilmek hedefleniyor. Kullanıcılar ne kadar çok reklam alırlarsa o kadar ucuza konuşma ve mesajlaşma fırsatı elde ediyorlar. Son olarak etnik sanal mobil operatör var ki Almanya’da Turkcell Europe’un yaptığına birebir uyuyor. Belli bir kesimi, etnik özelliklerinden dolayı (mesela Almanya’daki Türkler) kapsıyor ve yerleşik operatörün (mesela Deutsche Telecom) veremediği parasal olmayan bağlarla (mesela milliyetçilik ve memleket hasreti) yakalıyor.

Bu bakış açısıyla öyle bir iş modeli kurulmalı ki, örneğin Avea sistem kurduğunda sadece Vodafone ve Turkcell’den gelen müşterileri kendine bağlayabilir konumda olmalı. Eğer kendi zaten mevcut müşterilerini sanal müşterisi yaparsa onlardan almakta olduğu parayı kaybetmeye başlayacak. Ama Avea’nın müşterisi göreli olarak rakiplerinden az olduğu için dışarıdan bu sisteme dahil olacak her müşterinin rakiplerden gelme olasılığı yüksek. Tabii takımdaşlık sevgisini de unutmamak lazım.

Bir diğer örnek olan Turkcell Europe’a baktığımızda durum daha farklı br noktaya geliyor: Almanya’da T-Mobile ve Vodafone arasında kıyasıya bir rekabet söz konusu. Vodafone 36 milyonun üstçünde aboneye sahip. Hem Türkiye hem Almanya’da bizzat varolmaları şu ana kadar çok ciddi fiyat avantajı sağlıyordu Avea ve Turkcell üstünde. Deutsche Telecom Turkcell ile yaptığı bu anlaşma sayesinde hem rakibinin fiyat baskısını azaltıyor hem de rakibinde olmayan futbol maçı görüntüleri gibi katma değerli servisleri arkasına alıyor.

Türkiye bu kavramla yeni tanıştı. Ama adım gibi eminim şu anda bir yerlerde, Maslak, Maçka ya da Tepebaşı’ndaki odalarda bu konu yoğun olarak tartışılıyordur. Ben bunu Türkiye’nin teknoloji gündemine taşımak istedim. İkitelli’de Zincirlikuyu ve Taksim’de de tartışılsın diye…