Depremin yıldönümünde teknolojiyi hatırlayalım

deprem17 Ağustos 1999 yılında teknolojiyle o kadar da haşırneşir olmayan kullanıcılara deprem zamanı neler yaşandığını ve buna karşı teknolojnin bugünkü haliyle neler yapabileceğini bir hatırlayalım. TKNLJ formatında…

  • Öncelikle teknolojiden biraz bahsedelim: Baz istasyonları üstünden istediğiniz kadar adam sonsuz konuşma yapamaz. Bu oranları vermek istemiyorum çünkü şirketten şirkete değişen oranlar. Ama kabaca özetlemek gerekirse örneğin bir baz istasyonu eş zamanlı olarak 10 kişiyi konuşturabilir. Türkiye’de de 100 binler değil 10 binler mertebesinde baz istasyonu bulunuyor.
  • Baz istasyonları üstünden konuşturmak sesi taşımak olarak değil özellikle eş zamanlı konuşan insan sayısını ayarlayabilmek adına büyük bir mühendislik istiyor. Öyle bir yerleştiriyorsunuz ki baz istasyonunun gözleri hiçbir zaman atıl kalmıyor ama aradığınızda mutlaka karşı tarafa ulaşabilecek bir ortama da sahip oluyorsunuz.
  • Ancak baz istasyonlarının bu rakamsal yönetimi olağan zamanlar için tasarlanıyor. Olağandışı günlerde ne yazık ki tüm hesap şaşıyor. Nedir olağanüstü zamanlar? Bayramlar… Çok insanın bir araya geldiği Gezi olayları tadındaki etkinlikler… Normal zamanda in ve cinin top oynadığı Galatasaray Stadı’nın bir gün içinde 50 bin kullanıcının üstünde sayıya ulaştığı zamanlar… Ve elbette deprem gibi iletişime yoğun ihtiyaç duyulan afetler…
  • 1000 yılında gece saat 03:06’da sokağa çıktığımızda iletişim neredeyse kesilmişti. O zamanlar daha az cep telefonu vardı ama daha da az baz istasyonu vardı buna bağlı olarak. Oranlar sanırım bugünküyle aynıydı. Cep telefonları, sabit telefonlar ve internet gibi bilinen tüm iletişim kesilmiş durumdaydı.
  • Biz ilk iletişimimizi yoldaki ankesörlü telefonlar üstünden gerçekleştirebilmiştik. Ceple konuşabilmeye başladığımızda neredeyse sabah saatlerini bulmuştuk.
  • İkinci büyük deprem, Bolu depremi, akşam saatlerine yakın bir zamanda oldu. Telefonlar yine kesildi. O zaman en önemli iletişim kanalı olarak elde SMS kullanılabilir kaldı. sesli iletişim başlatamıyordunuz ama SMS attığınızda 3 dakika 5 dakika her neyse kuyruğa girip size bir şekilde geliyordu.
  • O zamanlar mobil internet bildiğiniz yoktu. GPRS kullanımı bile doğru dürüst başlamamıştı. Bir tek karasal internet kullanıyorduk o da telefonlarla çevirmeli internete bağlandığımızdan telefonlar çalışmayınca onun da çalışmaması söz konusu oluyordu.

Bugün Anadolu Ajansı bir haber geçti. Habere göre afetlerde, baz istasyonlarının zarar görmesi veya yetersiz kalması durumunda artan haberleşme talebini karşılamak üzere 25 ilde bulundurulması kararlaştırılan uydu transmisyonlu mobil baz istasyonu sayısı 40 şehre konumlandırılacağı dile getirildi.

Deprem başta olmak üzere doğal afet ve acil durumlarda haberleşmenin kesilmesi engelleyecek çalışma, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) koordinasyonunda, Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi (AFAD) ve GSM işletmeleri tarafından yapıldı. Buna göre, 40 uydu transmisyonlu mobil baz istasyonunun her biri en az iki ili kapsayacak. Bu sayede Türkiye’nin tamamı doğal afet durumlarında haberleşme sorunu yaşamayacak şekilde kapsama alanına dahil olacak.

Ancak vurgulamak lazım: Bunlar vatandaşın istediği gibi ve kadar konuşabilmesini sağlamaya yönelik değil. Bu yüzden baz istasyonu sayısını artırmalıyız, bu yüzden baz istasyonlarının konuşlandırılacağı binaların da depremde zarar görmeyecek yapılar olmasına dikkat etmeliyiz. Bu yüzden fiber temelli data iletişimini artırmalıyız. Fiber dağılımını belediyelerin rant kapısı olmaktan çıkarıp tüm ülkenin her deliğine sokmalıyız.

Deprem kapıda ama bizde hala bir tevekkül bir tevekkül…