İnternet yasakları yalnızca Türkiye’de değil tüm dünyada yaşanıyor. Tabii bizde durum her şeyde olduğu gibi biraz daha politikaya bağlı olarak yansıtıldığı ve altındaki gerçek negatif etkileri görmemiz engellendiği için henüz hayati önem taşımıyor. Şu günlerde Amerika da aynı tehlike ile yüz yüze. 20 Kasım’da yürürlüğe girmesi beklenen tartışmalı kuralların, tüketici ve içerik üreticiler arasındaki dengeyi korumaya yönelik olduğu söyleniyor.
İlginç bir rastlantıdır ki Türkiye 22 Ağustos günü başlatacağı filtrelemeyi 22 Kasım’a ertelemişti. Amerika’da bizdeki BTK muadili FCC (Federal Communications Commission) diye bir kurum var; sağ olsun, yetkisi olsun olmasın her şeye karışır. Beyaz Saray tarafından henüz yeni görüş alınmış olan, geçen sene FCC’nin öne sürmüş olduğu bu kuralların interneti düzene sokması gibi hükümet nüfuzlu yaptırımlar olduğu söyleniyor.
Verizon’ın ciddi bir karşı duruş sergilediği bu noktada kararların tamamen açıklandığı noktada FCC’yi mahkemeye vereceği belirtildi. Kabul edilen kurallar çerçevesinde, tüketicinin rutinini çok fazla değiştirmeden; örneğin, tüketicinin istediği filmlere ulaşabileceğini yalnızca internet servis sağlayıcılarına kendi ağlarını yönetme yetkisi verildiği savunuldu.
FCC’nin AT&T ve Comcast gibi büyük endüstri oyuncuları için kartlarını oynadığı aşikar. Ancak hakikaten bu kuralların toplum çıkarlarını korumaya yönelik olduğu savunuluyorsa bunun için iddia edildiği gibi son derece sığ ve üstünkörü kurallardan ziyade daha özel ve özenli bir çalışma yapılması gerekiyor.
Cumhuriyetçiler ise konuya oldukça tepkili; FCC’nin konu ile ilgili olarak herhangi bir kararı vermesine, hatta en başından verebiliyor olmasına tepkililer. Konunun, demokratların çoğunlukta olarak kuralları benimsemiş olduğu şu noktada, bir Senato kararına taşınması ise an meselesi. Obama’nın ise konunun kendisine kadar geldiği bir nokta olursa, kuralları derhal reddeceği bilgisi paylaşıldı.