20 Mayıs 2000… Milliyet Gazetesi muhabirlerinden biriyim. Tüm dünyada internetin yaygınlaşması korku ve hayranlıkla izleniyor. Sürekli bize gelen sorular var: Acaba internetin bu gücü devam eder mi… Acaba internetten bir bilgi kolayca çıkarılabilir mi? Acaba internetin önüne istense geçilebilir mi diye… “Siber alemde darbe mümkün değil” başlığını atmış gazete editörleri. Bilgiye sansür koymak mümkün değil diye başlamışım. O zamanlar BTK ve alt komisyonları yok. Kurulması bile gündemde değil. Hatta bu konunun tartışılması bile abes sayılıyor. dünyanın en saftirik adamı olarak internette fikir özgürlüğünün çok önemli olduğunu söylemiş ve bu tarzda sitelerin kapatılmasına sıcak bakılmadığını belirtmişim.
Son paragrafta belki de ülkeye en büyük kötülüğü yaparak ülkenin internet alt yapısına sahip hükümet kurumları için (zor olmakla beraber) “sadece o ülhkede olanları engeleyecek” filtreleri koymanın mümkün olduğunu söylemişim. Çenem kopsun ki bunu dile getirmişim. 2000 yılının kasım ayında o zamanki adıyla Telekomünikasyon Kurumu hayata geçirilmiş. O zamanlar internete de müdahale edecek bir kurum gibi durmuyor. Ama aynı zamanlarda aynı sorunsallar düşünülmüştür haliyle…